Teknik üniversitenin ses laboratuarındaki ilk deneyimizi yaptığımızda ..? kaynak cihazından üretilen ses frekanslarının sadece 16 Hz. ile 16 kHz. arasını duyabildiğimizde; insan ırkının bir temsilcisi olarak hayal kırıklığına uğramıştım.
Daha sonraki ders ve uygulamalardan, santimetrenin 10 binde 4ü ile 10 binde 7si arası gibi minnacık bir aralığı görebildiğimizi farkettiğimde de !bu hayal kırıklığımın yanına, insan ırkının biyolojik maddesel yetenek ve kapasitesinin ne kadar da aciz bir durumda oluşu karamsarlığı da eklendi.
Alçak frekanslar, orta dalgalar, yüksek frekans, mikrodalga, kızıl ötesi, elektromanyetik dalgalar, quantsal yapılar gibi muhabbetlere girince de, eksi sonsuzdan – artı sonsuza uzanan sınırsız evrensel boyuttaki dalga okyanusunun ne kadar da küçücük bir bölümünü duyabildiğimiz, görebildiğimiz, dokunabildiğimiz .. kısacası algılayabildiğimiz gerçeği ile yüzleştim.
Günümüzün teknolojisindeki son bulgularla sayıları dört milyar civarı hesaplanan galaksilerden alınan görüntüler, sadece bizim galaksimiz Milkway'deki uydu teleskop gözlemleri sonucu tespit edilebilen 400 milyar civarı güneş sistemi benzeri yıldızlar ..
Güneş adlı yıldızımızın 1 milyon 303 binde biri büyüklüğündeki dünyamızdaki çok sonraları fark edebildiğimiz atom altı evrenin ancak yeni dönemde farkına varılan yapıları, mezonlar, quarklar
.. ve final sahnesinde evrenin her zerresinde var olduğu idrâk edilebilen enerji / kuantum potansiyel / frekans okyanusu / ham bilgi .. data !
.. ve final sahnesinde evrenin her zerresinde var olduğu idrâk edilebilen enerji / kuantum potansiyel / frekans okyanusu / ham bilgi .. data !
Bilimsel gelişme ve teknolojik devrimler; sadece popülerleşmiş internet, haberleşme, uzay, silah teknolojileriyle sınırlı kalmadı !
mikro boyutları incelemek için geliştirilen kriyoelektron mikroskoplarındaki yakınlaştırma seviyesindeki gelişme; bizlerin katı, sabit, cansız madde ! diye algıladığımız nesnelerin içindeki canlı şuurlu bilinçli yapıları ortaya çıkararak;
mikro boyutları incelemek için geliştirilen kriyoelektron mikroskoplarındaki yakınlaştırma seviyesindeki gelişme; bizlerin katı, sabit, cansız madde ! diye algıladığımız nesnelerin içindeki canlı şuurlu bilinçli yapıları ortaya çıkararak;
''insan hafsalasının kaldıracağı'' boyutları çoktan geçmiş, inancın, felsefenin, yorumların, safsataların sınırlarını aşmış ve engizisyon mahkemelerindeki Galille'ye rahmet okuma mertebesine getirmiş durumda.
x-ışını, nükleer manyetik rezonans ve kriyo elektron mikroskobu ile görüntülenen insan hücre yapısından bir kesit |
Bizlerin fiber optik ve led teknolojilerindeki ticari düzeydeki uygulamalarından haberdar olabildiğimiz optik ve lazer ışın tekniğindeki gelişmelerle birlikte..
çeşitli dalga boylarında lâzer ışın göndermeli uzay teleskoplarının evrenin çeşitli katmanlarına erişebilmeyi başarması, yirmialtı yıl boyunca Dünya'dan 600 km. uzaklıktaki uzay katmanlarından data ve görüntü aktaran Hubble uydu Teleskobu'nun emekli edilerek yerine yeni bir uydu teleskop ikâme edilmesi öncesi ilettiği son veriler;
evrensel yapıyla ilgili şu ana kadar bilindiği sanılan algıları bambaşka bir noktaya getirdi.
uydu teleskop ile uzay katmanları fotoğrafları
|
Evren boyutlarına göre kenar köşede kalmakta olan Samanyolu galaksimizin, Orion takım yıldızları denilen bulutsunun varoşlarında kalan yıldızlarından biri olan Güneş sistemimizin,
en küçük uydularından biri olan Dünya Gezegenindeki yaşayan birkaç milyarcık insan adlı varlıksıların bi kaç kere ayak basıp ulaşabildikleri yer ise halen minik uydumuz Ay ile sınırlı.
Son gelen metinlerin satırları arasındaki " Kaldır başını göğe bak; sonra bir daha kaldır başını göğe bak" diyen hitabı ;
bizlerin televizyon, PC, laptop, mobil telefon ekranlarına kilitlenmemize karşı bir uyarı olabilir mi ?
Yeni dönemin kentlerinde oluşan dikeyleşme sonucu gökyüzünü görebilmekte sıkıntı çeken bizler de yine karşımızdaki yatay pozisyondaki ekranlar aracılığı ile bakalım o zaman !
en küçük uydularından biri olan Dünya Gezegenindeki yaşayan birkaç milyarcık insan adlı varlıksıların bi kaç kere ayak basıp ulaşabildikleri yer ise halen minik uydumuz Ay ile sınırlı.
Son gelen metinlerin satırları arasındaki " Kaldır başını göğe bak; sonra bir daha kaldır başını göğe bak" diyen hitabı ;
bizlerin televizyon, PC, laptop, mobil telefon ekranlarına kilitlenmemize karşı bir uyarı olabilir mi ?
Yeni dönemin kentlerinde oluşan dikeyleşme sonucu gökyüzünü görebilmekte sıkıntı çeken bizler de yine karşımızdaki yatay pozisyondaki ekranlar aracılığı ile bakalım o zaman !
'' Bakarlar ama görmezler ! Duyarlar ama işidmezler !
Onlar; boyunduruğa vurulmuş davar gibidirler '' uyarısını da gözardı etmeyerek,
Makrodan başlayıp - hep beraber kestirme yoldan Mikroya intikâl edelim.
Sunum ; Makrodan .. Mikroya !
( Linke tıklayın 3 ..4 saniye bekleyince, sunum yükleniyor. )
Makrodan başlayıp - hep beraber kestirme yoldan Mikroya intikâl edelim.
Sunum ; Makrodan .. Mikroya !
( Linke tıklayın 3 ..4 saniye bekleyince, sunum yükleniyor. )