Küresel Bilim ve Teknolojinin 'insansı'laştırma Projeleri

Küresel çaptaki büyük sermaye / güç odağı şirketlerin bilim ve teknolojiye hükmetmekte olduğu,
bu güçlerin topluma empoze etmek istediklerini de.. akademik kapitalizm denilen satın alınmış akademisyenlere söylettirdikleri çağda yaşıyoruz.

İnsan genom projesinde genom’un kodları satırıyla harfleriyle çözüldü.

Biyolojik yapımızın ilk adımındaki kök hücrenin aynı malzemeden bi yerde böbrek, onun yanında dalak, üstünde ciğer üretmesi gibi ..artık kök hücreden yapay et de yapılabiliyor.

Biyolojik etten oluşan insan beyninin yarattığı ''nörozihin'' terminolojisiyle açıklanan, nöronlar arası etkileşim ağının haritası bilgisayar arayüzlerinde 3 boyutlu ve kesitsel olarak görüntüleniyor.

İNSAN ile.. insan hakikâtına inanmayıp, kendini sadece biyolojik madde beden kabul edip, dünyevi yaşam konforu,  bunun getirdiği ihtiyaç ve bedensel dürtülerden kaynaklı zihinsel  yapılı ‘insanımsı’ arasındaki ayrımın fark edilebildiği  günlere geldik.
 


Bizler gibi ortalama insan akılları .. bilim ve teknolojinin iyilik, insanlık .. bilemedin?
en fazla küresel kapitalizmin kartellerine holdinglerine şirketlerine para kazandırmak, kâr sağlamak için olduğu düşüncesinde ! ama ?..
biyolojik olarak insan görünümlü '' insanımsı '' küresel elit aklın projeleri, bizlere dayattığı değişimler .. bizim tahminlerimizi düşüncelerimizi hafsalamızı aşmış seviyede !

daha önceleri de.. bunların yaşanmış örnekleri çok.

Atomu parçalama teknolojisini geliştiren bilimciler, ancak Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının insanlara yaptıklarını ve yıllar sonra da süren tahribatlarını görünce ? bilimin hangi amaçlar için de kullanıldığını anlayabildi.

Kapitalist liberâl ekonominin endüstriyel tarım gıda, hijyen, ilaç, sağlık, savaş .. için geliştirdiği teknolojilerin dünya yaşamına etkileri, bugünlerde yaşamakta olduğumuz çevre iklim felâketleri, yangınlar, pandemi virüs, iğneler, müsilaj, bölgesel savaş, göç dalgaları .. gibi musibetler kapımızı çalınca farkedildi.

Bu felâketler ile paralel olarak ta ! küresel çapta geçerli olan ve her türlü bilginin erişildiği dijital kimlik, dijital cüzdan ve para, uluslar üstü merkezi bir sağlık sistemi (DSÖ), PCR testi, iğneler  .. gibi yeni tezgâhların dikte edilme aşamasına geldik. 

Yüzyıl önce Planck, Einstein, Heisenberg .. gibi bilim insanlarının matematik ve laboratuardaki deneyleriyle ispatlanarak onaylanan ve 80 yıldır üniversitelerin bazı teknik bölümlerinde ders olarak okutulan kuantum bilimine göre.. insanlara,
şimdi burda ‘’hayal aleminde yaşıyorsunuz, gördükleriniz asıl gerçek, evren ..yaşam değil !
Çok sınırlı, kesitsel görme duyma dokunma tad ve koku alma .. gibi algılama 

araçlarıyla gözlemci görevi yapan beyniniz tarafından dönüştürülerek ..
nabzınıza göre şerbet verilerek size sunulan bu âlem.
. bir matrix, bir hayal !

desek, kim inanır ..? bence ‘Kadir İnanır’  bilem inanmaz !


Son dönemin ünlü fizikçisi Richard Feynman bile..
“Kuantum kuramını ben de pek anlamıyom, kimse anlamıyor ama? kuram çalışıyor” demişti.

Gerçek yaşamı  kuantum kuramının gelişmesindeki dalga/ parçacık deneyindeki gözlemci etkisi örneğindeki gibi etkileyerek algıyı dönüştüren insan beyninin ..
biyolojik bedenin ölümü ile gözlemci pozisyonundan çıkarak insan bilinci denilen asıl öz yapı
(bilinç, şuur) formuna döndüğünde ?

gerçeğin boyutuna geçilebildiğini, medyatik söylemle ‘’matrix’ten çıkılabildiğini’’ sonradan jetonları düşerek idrâk edebilen yeni dönem bilimcileri de..
trilyonlarca dolar harcayarak İsviçre Cern şehrinin yeraltında büyük tesisler kurarak Higgs bozonu (tanrı parçacığı) aramaya koyulmuşlar.

Cern international Higgs bozon resarch

İnsan doğasından ve algılama araçlarından kaynaklanan yanılsamaları, sahte algıları  iyi bilen küresel kapitalizmin oligarkları ; 

‘’kitleler hiçbir zaman hakikate susamış değiller, kendi zevklerine uygun olmayan delillerden yüz çevirirler ve sapıklık onları baştan çıkarırsa ?   sapıklığı ilahlaştırmayı tercih ederler. 
Onları yanılsamalarla besleyen, kolaylıkla onların efendisi olur’’ diyerek ..

Yine kendi eksenlerinde yayın yapmakta olan medya, sosyal medya, korkular üfürükler, özendirmelerle .. kapitalist yaşam biçimi ve tüketim kültürünü tüm beyinlere nakış gibi işlemişler.

Dünyanın en büyük ilaç tröstü Bayer ile bütünleşen Monsanto'nun zehirli kimyasal tohumları ve gübreleriyle yetiştirilen, Cargill'in gdo katkılarıyla yapılan ve süper marketlerde süslü renkli poşetlerde satılan şerbetli endüstriyel yiyecek içecekleri midelerine tıkarak ..höt deyince korkup tırsan, zart deyince evlerine kapanan, zurt deyince biyontek olan..

sedat peker vidyolarıyla bilinçlenen, twitterden hönkürüp çemkirerek devrim dönüşüm yapmaya niyetlenen, kendilerine köle yaptıkları .. okumuş yalamış yutmuş da dahil her soydan boydan tarikattan .. ezici çoğunluğa sahip yığınlar, kitleler ‘insanımsı’ kalabalıklar bulmuşlar.

Yazımızı bu konuya gönderme yapan çevremdeki  konuyla ilgili uzmanlar ve yazarların küçük alıntılarıyla bitirelim.

-   -   -   -   -   -   -   -

✅“Müjdeyi vermek lazım artık. Android topluma geçtik. İnsan artık insan değil.

Solcuların solculuğa, sosyalistlerin sosyalizme, bilim insanlarının bilime, edebiyat sevenlerin edebiyata iknasının en zor olduğu zamanda yaşıyoruz.

Tarihte ilk kez kölelerin bu kadar mutlu, kendinden emin, bu kadar gönül rızasıyla sisteme yapıştığı çağ işte bu çağ.

İnsanlar insanlıklarını dörtte üç yitirmiş. İnsan sistem olmuş, sistem insana girmiş. Beyinlerin üst tabakası teknolojiye kaynaşmış, tek kalıp olmuş. Makinelere insanlık öğretemezsiniz, cep telefonlarının vicdanı yok. İnsanların alt beyinlerine seslenmek son umut.’’ // Evrim bilimci, yazar, psikiyatr Dr. Kaan.Arslanoğlu

‘’ insanı rasyonel bir birey olarak kabul etmek irrasyonaliteyi çok şiddetli bir şekilde artırıyor. Orada insan öyle fantezilerin peşinde koşmaya başlıyor ki insan artık bir şeyi göremeyecek hale geliyor ve  büyük hatalar ortaya çıkabiliyor.

geçmişte bağlarının güçlü olduğu, geriye ittiği fantezilerle ilişkisi daha güçleniyor. hayatın akışı o kadar belirsiz ki travma, korku, belirsizlik anında birey o geçmişteki fantezilere daha çok sarılıyor ’’ // Psikanalist, yazar, Dr. Mutluhan İzmir

“Biliyorum ki, en karmaşık problemler karşısında bile rahatlığını koruyanlar da dahil çoğu kişi, gururla diğerlerine öğrettikleri ve ilmek ilmek hayatlarının bir parçası haline getirdikleri hükümlerin yanlışlığını itiraf etmek zorunda bırakacaksa, en basit ve en bariz gerçeği bile ancak nadiren kabul edebiliyor.” // Sanat Nedir? / Tolstoy

‘insanlık tarihinin öyle bir noktasındayız ki, biyoloji ve teknolojinin evliliği beynin sınırlamalarının ötesine geçebilir. 

Kendi donanımımızı ele geçirip, geleceğe doğru farklı bir yol çizebiliriz. Böyle bir değişimin, insan olmanın anlamını da temelden değiştirmesi bekleniyor // David Eagleman